Ortodontik büyüme modifikasyonu son yıllarda önemli bir tartışma konusu olmuştur (1). Kişiler arasında kranyofasiyal iskelet ve diş yapısındaki farklılıklar hem genetik hem de çevresel faktörlere atfedilir (2,3). Bu faktörler içerisinde birçok poligenik kraniofasiyal özellik çevresel değişikiklerle ilişkili saptandığından geleneksel yöntemlerle çalışmak zor olabilir (4). Ortodontik tedavi ihtiyacının önemli kısmını çenelerin orantısız büyümesi oluşturduğundan malokluzyon ve dentofasiyal deformitenin etiyolojik sürecinin anlaşılması için fasiyal büyümenin nasıl etkilendiği ve kontrol edildiğini incelemek gerekir (5).
Obstruktif uyku apnesi tekrarlayıcı üst solunum yolu tıkanıkları ile kan oksijen satürasyonunda düşme ile karakterize bir durumdur. Obstruktif uyku apne sendromu (OSAS) gündüz aşırı uykululuk hali, tanıklı apne ve horlama ile beraberuyku sırasında 5 veya daha fazla solunumsal olayın (apne, hipopne, RERA) olması olarak tanımlanır. Her bir apne epizodu en az 10 saniye sürmelidir. Hipopne ise en az 10 saniye süren hava akımında %50 azalma ile beraber oksijen satürasyonunda %3 düşme olması veya hava akımında %30 azalma ile beraber oksijen satürasyonunda %4 düşme olmasıdır. RERA ise en az 10 saniye süren ve aruosal ile sonlanan apne hipopne kriterini karşılamayan solunum çabasında artış durumudur (6). Obstruktif uyku apnesinde üst hava yolunda uyku sırasında kollaps meydana gelmektedir. Kollapsın etyolojisi multifaktöryeldir. Obezite, yumuşak doku hipertrofisi, retrognati gibi kranyofasial anormallikler üst hava yolunun etrafındaki ektrlüminal doku basıncını arttırarak katkıda bulunurlar (7). Klinik araştırmalarda dudak, dil ve yanaklar, ağız kasları gibi anatomik faktörlerle, bazı işlevlerin (nefes alma ve çiğneme) ve hatta vücut duruşunun tıkanıklığın gelişiminde önemli rol oynadığı bilinmektedir (8,9).
Büyüme ve gelişimin değerlendirildiği çalışmalar sonucunda genetik ve epigenetik faktörlerin nihai kraniyofasiyal morfolojiyi belirlemede etkili oldukları belirtilmiş ve onkogenezde gen-çevre ilişkisinin kilit rol oynadığı gösterilmiştir (10). Monozigotik ikizler, kalıtım üzerine uygulanan çevrenin etkilerini tespit etmek için en değerli verileri sağlarlar (11).
Biz de olgumuzda benzer çevresel etkileşimlere maruz kalmış monozigotik ikizlerden üst solunum yolu direncine sahip olan kişide ortaya çıkan obstruktif uyku apnesi kliniğini sunacağız.
OLGU:
18 yaşındaki tek yumurta ikizleri; dişlerinin hizalanmasının sorunlu olduğundan şikayet ettiler. İkizlerden birinde horlamaya bağlı tonsillektomi ve septorinoplasti öyküsü vardı. Diğer erkek kardeş, horlama veya benzeri şikayetleri olmadığını öğrendi. Horlayan hastanın diğer kardeşlerine göre çok yüksek oranda karbonhidrat tükettiğinden şikayet ettiği, vücut duruşunu dik tutmadığı, otururken ve çalışırken anatomik duruşuna yeterli desteği sağlamadığı öğrenildi. Öte yandan diğer kardeş çok daha yüksek oranda kahve ve çay içtiğini öğrenmiş ve ayakta dururken duruşunun dik durduğunu, bel desteği ayak pozisyonu gibi optimum anatomik koşullara kesinlikle uyum sağladığını fark etmiştir. Horlama şikayeti olan bir kardeşin horlayan kardeşe göre burun nefesini daha az yaptığı öğrenildi. Her ikisinde de sigara, alkol ve madde kullanımıyla ilgili hiçbir hikaye yoktu. İkizlere ortodontik tedavi uygulandı.
Bu gerçeklere rağmen horlama şikayeti devam ediyordu. Yönlendirilen rutin biyokimyasal parametreler ve tiroid fonksiyon testleri, PA akciğer grafikleri, üst-alt hava yolu incelemelerinden alınan solunum fonksiyon testleri normaldi. Aktif üst hava yolu patolojisinden şüphelenildi ve nazal ve laringeal muayeneler yapıldı; doğal üst solunum yolu ile sonuçlanır. Horlayan kardeşin daha az nazal nefes aldığı görülmüştür. Görünüşe göre esinlenerek homurdanan horlamanın kardeşinin öne doğru eğildiği görüldü (Fotoğraf). Uyku solunum rahatsızlığından şüphelenildi ve her iki kardeş de uyku polisomnografisi için test edildi. İkizin apne hipopne indeksi (AHI) 5 idi; asemptomatik ikizin AHI’si 1.5 idi.
Üst hava yoluna uygulanan tedavilere rağmen henüz erken erişkinlik döneminde olan ikizlerin şikayetleri için yapılan uyku polisomnografi testinde sonuçlar OSAS ile uyumluydu. Hastanın uyku hijyeni konusunda önerilerde bulunuldu; OSAS için takip planlandı.
SONUÇ:
Önceki çalışmalar, tek ikiz çiftlerde yüz kemiklerinin gelişiminin genetik olarak birbirine çok benzer olma eğiliminde olduğunu göstermiştir (Naini F 2004). Bu ikiz vakada, çevresel faktörlerin (diyet, vücut duruşu, burun solunumu) yüz kemiklerinin genetik duyarlılık açısından kontrol edildiğinde etkili olabileceği gösterilmiştir.
1-Bowman S L 1998 One-stage versus two-stage treatment: are two really necessary? American Journal of Orthodontics and Dentofacial Orthopedics 113: 111 –115; Dugoni S A 1998 Comprehensive mixed dentition treatment. American Journal of Orthodontics and Dentofacial Orthopedics 113 : 75–84
2- hughes and moore 1941
3- lundström 1954
4-Bixler D 2000 Clinical genetics for the dental practitioner. In: McDonald R E (ed.) Dentistry for the child and adolescent. 7th edn, Mosby, St. Louis, pp. 82–103
5-Proffit ve ark 2000
6- ismhan SL (Kopyalanmayan kaynak 3)
7-Çiftçi B.
8- yosun ML ve Salentijn L . ( 1969 ) Yüz büyümesinde fonksiyonel matrislerin birincil rolü . Amerikan Ortodonti Dergisi, 55, 566 – 577;
9- Kasparaviciene K. Sidlauskas A. Zasciurinskiene E. Vasiliauskas A. Juodzbalys G. Sidlauskas M. ve Marmaite U. ( 2014 ) 5-7 yaş çocuklarında malokluzyon ve ağız alışkanlıklarının yaygınlığı . Tıp bilimi monitörü , 20 , 2036 -2042.
10- Moss 1997
11- Sakuda M, Matsumoto M, Yoshida K, Takimoto K. Monozygotic twins showing differences in occlusion. Angle Orthod. 1973 Jan; 43(1):41-52
0 comments on “Tek Yumurta İkizler Arasındaki Yüz ve Postürel Farklar”